Eğri Minare ve Çocuk
Mimar Sinan, Selimiye Camii’nin karşısında oynayan çocuklardan birinin arkadaşına “Şu minare eğri yapılmış…” dediğini duydu. Bu söz üzerine, Sinan merakla küçük çocuğa yaklaşarak “Hangi minare eğri olmuş, göster bakalım” diye sordu.
Çocuk, elini kaldırarak sol taraftaki minareyi işaret etti ve “Şu minare eğri” dedi.
Sinan, hiç vakit kaybetmeden ustalarına dönerek, “Bize bir halat getirin” dedi. İşçiler hemen bir halat getirip, bir ucunu minarenin tepe noktasına bağladılar. Sinan, çocuğu yanına çağırarak, “İşçiler halatı çekmeye başlayacak, minare düzeldiğinde sen ‘tamam’ diyerek bize haber ver” dedi.
İşçiler halatı çekmeye başladılar. Bir süre sonra, çocuk sevinçle bağırarak “Tamaaam düzeldi!” dedi.
Sinan, çocuğa dönüp, “Gerçekten tamamen düzeldi mi şimdi?” diye sordu. Çocuk, gözleri parlayarak “Evet, düzeldi! Şimdi daha güzel oldu, bakın” diye cevap verdi.
Ustalar olan bitene anlam veremeyince, Mimar Sinan onlara dönüp şöyle dedi: “Eğer bu küçük çocuğun kafasındaki minarenin eğriliğini düzeltmeseydik, her geçişinde caminin yanından, kafasındaki eğriliği görüp, caminin güzelliğine odaklanamayacaktı. Bazen, insanlar içinde bulunduğu durumu tam olarak kavrayamazlar. Bir sorun büyümeden çözülmelidir, yoksa dedikodular zamanla gerçek gibi yayılır ve caminin adı, ‘eğri minareli cami’ olarak anılmaya başlanır.”
Sinan’ın bu sözleri, her detayın ne kadar önemli olduğunu ve bazen görünmeyen küçük şeylerin büyük sonuçlara yol açabileceğini gösteriyordu.